Ciao tutti! Sadece İtalya’nın değil, tasarımın, modanın ve stilin başkenti sayılabilecek Milano’dan herkese selamlar. Avrupa’nın diğer büyük şehirlerine kıyasla çok turistik veya tarihi sayılmayacak bir şehir olmasına rağmen Milano’yu gerçekten görmeye değer kılan unsur sokaklarından lokal insanlarına, en basit restoranlarından en pahalı semtlerine kadar şehrin her köşesine işlenmiş o şıklık, özen ve gelenekleridir. İki senedir yaşadığım bu şehirden sizin için seçtiğim restoran, bar, kafe, alışveriş durakları ve aktivite önerilerinin merkezinde de bu nedenle Milano’nun en turistik veya popüler noktaları değil, lokal insanların sıklıkla ziyaret ettiği, Milano’yu Milano yapan o stil sahibi havanın, yaratıcılığın, lezzetin, artizanlığın ve tabii ki yerelliğin hissedilebileceği özel yerler var. İster ana durağınız Milano olsun, isterseniz sadece birkaç saatinizi burada geçirin, Milano seyahat rehberimizde yerel hayatı deneyimlemenizi sağlayacak seçenekler mutlaka yer alıyor.
– Restoranlar –
1. Trattoria Torre di Pisa
Milano’nun en stil sahibi semtlerinden Brera’da bulunan Trattoria Torre di Pisa, Kuzey İtalya’nın yöresel yemeklerini şık bir atmosferde tatma şansı sunuyor. Pisa şehrinin de bulunduğu Toskana bölgesine ait yemek ve şarapların ağırlıkta olduğu menüsünde Siena bölgesine ait farklı çeşit bir spagetti olan Pici, pesto soslu Gnocchi ve Floransa Bifteği öne çıkıyor. Sıklıkla sanatçılar, oyuncular ve tasarımcılar tarafından ziyaret edilen bu trattoria, İtalya’nın geleneksel aile yemeği havasını Milano’ya özgü bir şıklık ve zarafetle birleştiriyor.
2. Trattoria Madonnina
İtalya’da mevsimsel ürünlere göre değişkenlik gösteren bir menüye, salaş ama samimi bir atmosfere sahip olan ve çoğu zaman bir aile işletmesi şeklinde nesilden nesile geçen uygun fiyatlı restoranlara “trattoria” ismi veriliyor. Navigli bölgesinde yer alan Trattoria Madonnina da tam anlamıyla klasik bir “trattoria” deneyimi sunuyor. Milano bölgesinin en ünlü yemekleri olan et suyu ile pişirilen Risotto alla Milanese, şinitzele benzetebileceğimiz Cotoletta ve çok ünlü bir dana iliği yemeği olan Ossobuco‘yu uygun fiyatlara tadabileceğiniz bu mekan geleneksel dekorasyonu, lezzetli şarapları, gürültülü ama eğlenceli atmosferi ile tam bir İtalya deneyimi sunuyor.
3. Brolo Orto Con Cucina
İlk anda akla gelmese de bitki bazlı beslenmenin en zor olduğu ülkelerden birisi neredeyse her yemeklerine peynir ve et ürünleri koyan İtalya oluyor. Geleneksel yemeklerin yapıldığı ve neredeyse her gün menülerin değiştiği “Trattoria”, “Osteria” gibi lokal restoranlarda bazen tek bir vegan seçenek bulmak bile imkansız olabiliyor. Bu açığı hem merkezi lokasyonu hem şık atmosferi hem lezzeti hem de yüzde yüz vegan menüsü ile kapatan restoran en popüler semtlerden Porta Venezia’da yer alan Brolo Orto Con Cucina oluyor. Siz veya bir arkadaşınız bitki bazlı besleniyorsa Milano’ya gelirseniz mutlaka bu restoranı deneyin!
4. Ratanà
Milano’da “Risotto alla Milanese” nerede yenir sorusunun tartışmasız cevabı birçok İtalyan için Ratanà olur. Michelin’in de Milano’da önerdiği restoranlardan birisi olan, Cesare Battisti‘nin şefliğini yaptığı Ratanà, Lombardiya bölgesine ait yemeklerin en kaliteli ürünler ile yapıldığı şık ama dinamik ve modern bir restoran. Mutlaka denenmesi gereken tatları arasında risottonun yanı sıra Milano’ya özgü köfteler mondeghili ve cotolettanın kemiği ile hazırlanmış versiyonu costoletta da bulunuyor. Ratanà, Milano’nun iş merkezine yakın sayılabilecek Porta Garibaldi ve Isola bölgesinin arasında, ünlü Bosco Verticale binalarının önünde, özel bir bahçede yer alıyor.
5. Giannasi
Peki Milano’da hiç sokak lezzeti yok mu diyenlere artık herkesin ezbere bildiği bir tür pişi olan panzerotto’cu Luini veya kalın sokak pizzası ile ünlü Spontini’den daha “lokal” bir önerimiz var: Giannasi. Turistik olarak pek bilinmeyen ama lokallerin en çok ziyaret ettiği, antik zamanlardan kalma duvarlarla çevrili, Milano’nun en güzel semtlerinden birisi olan Porta Romana’da bulunan Giannasi 1967’den beridir her gün aynı meydanda yer alan bir “seyyar” satıcı. Kocaman bir kulübenin içerisinde ızgara tavuktan mevsimsel sebzelere, Güney İtalya’ya özgü hamur ürünlerinden taze makarnalara kadar birçok lezzetli yemeğin bulunduğu bu durakta masa veya sandalye bulunmuyor. Herkes yemeğini ya oracıkta, ayakta yiyor, ya yakınlarda bir parka götürüyor veya uzun sıralar bekleyip evine taşıyor!
– Barlar –
1. Bar Basso
İtalya denildiğinde akla gelen ilk kokteyl Aperol Spritz’se Milano denildiği zaman da mutlaka içilmesi gereken kokteyl Negroni oluyor. Campari, cin ve vermut karıştırılarak hazırlanan, kırmızı rengi ile kendi başına bir ikon haline gelmiş Negroni içkisi tarihte ilk defa Bar Basso’da hazırlanmış. Tam da bu nedenle Bar Basso hala negroni içmenin hem en lezzetli hem de en stil sahibi noktası oluyor.
2. Bar Nico
Milano, şu sıralar her büyük şehri kasıp kavuran yeni nesil şarap evlerinden bolca nasibini almış bir yer. Organik üretimli niş şarapların tapas usülü paylaşımlı tabaklar ile geç saatlere kadar tüketildiği, yemek ve içecekleri kadar minimalist iç dekorasyonu, düşük tempoda çalan müzikleri, stil sahibi genç müdavimleri ile öne çıkan bu barların başında da Bar Nico geliyor. Kurucuları, lüks moda evlerindeki başarılı kariyerlerine son vermiş iki kişi olduğundan yarattıkları atmosfer kişiyi başka bir evrene taşımaya yetiyor.
3. Bicchierino Bar
Bar Nico’nun izinden açılan bir diğer organik şarap ve tapas mekanı ise bu kez şehrin bir diğer ucunda bulunan, daha sıcak, samimi ve dinamik atmosferi ile yakın bir arkadaşınızın evine yemeğe gitmişsiniz hissi veren Bicchierino Bar. Makarna, pizza yemekten sıkılanlar için Doğu Akdeniz mutfağının baskın olduğu menüsü güzel bir değişiklik olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Turkey Holiday places Türkiye Tatil