26 Mayıs 2016 Perşembe

ÇEŞMENİN KARŞI KOMŞUSU; SAKIZ ADASI

Sakız Adası, özellikle İzmirlilerin sıkıntıları geride bırakıp ruhlarına bakım yaptıkları bir yer. O yüzden özellikle hafta sonları sokaklarda Yunancadan çok Türkçe duysanız bile, biraz merkezden uzaklaşıp ada halkının içerisine karıştığınızda farklı topraklarda olmanın, yaşadığınız her şeyi iki günlüğüne bile geride bırakmanın keyfini yaşayabiliyorsunuz.
sakız adası gece hayatı ile ilgili görsel sonucu
Chios, Sakız Adası adını, adadaki sakız ağacının gövdesine atılan çizikten elde edilen sakızdan alıyor. Adanın her yerinde sakız likörü tatmanız mümkün. Türk kahvesinin yanında sunmak için güzel bir hediye olabileceğinden, birkaç şişe dönerken yanınıza almanızda fayda var. Sakız reçeli, oldukça yoğun kıvamıyla
reçel olarak üretilmekten çok, tatlılara güzel bir aroma vermek için kullanılıyor. Adanın özellikle güney kısmında sakız ağaçlarını görmek mümkün.
Ada tarihine baktığımızda, tarihinin M.Ö. 6000 yılına dayandığı bilinmektedir. Ünlü ozan Homeros’un Sakız Adasında doğduğuna inananlar olduğu gibi, İzmir’de doğup, Adada yaşadığına, eserlerini burada oluşturduğuna inananlarda yoğunluktadır. Adanın simgesi antik çağlardan beri Sfenks olmuş. Kafası koç, vücudu aslan olan sfenks simgesinin Sakız Adasında en uzun süre ile kent amblemi olarak kullanıldığı düşünülmektedir.
Ada yüzyıllar boyunca Osmanlı egemenliği altında yaşadığı için pek çok eser görmek mümkün. Köylerini gezerken evlerin gölgesinde soluklanan yaşlılarla sohbet ettiğinizde pek çok kişinin Çeşme ve Urla civarından mübadele ile geldiğini öğreniyorsunuz. Sakız Adası ana kara Yunanistan’dan oldukça uzak ve Türkiye sınırlarına çok yakın olmasından dolayı daha çok Türk turistlerin gitmeyi tercih ettiği bir ada. Durum böyle olunca da, restoranlarda Türkçe menülerin olmasının yanında her yerde Türkçe bilen çalışanlara da sık sık rastlamak mümkün. Ada, yüzyıllar boyunca Osmanlı hakimiyetinde kalmış olsa da, Müslüman halkın adaya yerleşmesinin yasak olmasından dolayı Sakız Adasının kendine ait kültürel dokusunda ciddi değişiklikler görülmemiş. Osmanlı’nın izlerinin birkaç yapıda görüldüğü adada Mecidiye Cami, Osmaniye Cami, Abdülhamit Çeşmesi, Melek Paşa Çeşmesi ve Osmanlı Hamamları gibi yapılar görülmeye değer. 20. Yüzyıla kadar hamam olarak kullanılan Osmanlı hamamları, restore edilerek ziyaretçilere açılmış. Adanın limanına oldukça yakın olan hamamlar görülmeye değer. Hamamları görmek için gezerken ara caddelerdeki küçük avlular içindeki sıvaları dökülmüş eski evlere de göz atmayı unutmayın!
Sakız Adasının merkezinde mağazalar, hediyelik eşya dükkanları ve restoranlar bulunuyor. Sahil şeridinde canlı müzikli restoran olan tavernalar da yer alıyor. Ancak, adaya hafta sonu gidecekseniz, pazar günleri tüm dükkanların kapalı olduğunun altını çizeyim. Gezi planlarınızı ona göre yapmanızda fayda var.
Alaçatı’da bir restoranda yiyeceğiniz akşam yemeği fiyatına bir hafta sonu tatili yapabileceğiniz Sakız Adası köyleri, koyları ve festivalleriyle özellikle bahar ve yaz aylarında dikkatleri üzerine çekiyor.
Ada’nın en ünlü köyleri Mesta ve Pirgi köyleri. Evet her bir köyü görülmeye değer ama bu iki köyü görmeden adadan ayrılmak adayı hiç görmemekle eşdeğer. Mesta ve Pirgi’yi diğer köylerden daha farklı ve özel kılan hem yerleşim yapıları ve binalarının özellikleri hem de yüzyıllar boyunca yıkıcı depremlerde ciddi zarar görmüş köylere göre ayakta kalabilmiş olması.
Mesta Köyü, Sakız Adası merkezden yaklaşık 35 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Köyün merkezi içeri kısımda kalırken, merkeze gitmeden önce deniz kenarına inip Mesta Liman’da taptaze deniz ürünleri yedikten sonra merkeze gidin.
[Haber görseli]
Turkey Holiday places Türkiye Tatil Apart Pansiyonlar, Ucuz Tatil, Ucuz Tatil Yerleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Turkey Holiday places Türkiye Tatil