10 Kasım 2011 Perşembe

Kuzey Ege'nin Saklı Güzeli : BERGAMA

 

Kuzey Ege'nin Saklı Güzeli:

BERGAMA







Hem Ege�li hem değil, zengin ama mütevazı, güzel ama mahçup, şen şakrak ama sessiz. Derinliği geçmişinde saklı, kendini övmekten imtina eden Ege�li bir güzel Bergama.

Denize kıyısı olmadığı için tatilciler tarafından pek rağbet edilmeyen, kuzeyden güneye yol alırken, isminin altında saklı zenginliği merak edenlerin birkaç saatliğine uğrayıp geçip gittiği, oysa ki binlerce yıllık geçmişi, binbir rengi barındıran mahalleleri ve içinde sakladığı onlarca sürprizle çok daha fazlasına sahip Bergama.

İzmir�in 100 km kuzeyinde yer alan Bergama ismi, antik çağda aynı zamanda dönemin en güçlü imparatorluklarından olan Pergamon�dan geliyor, kesin kuruluş tarihi bilinmeyen kentte yapılan arkeolojik kazılardan edinilen bilgilere göre Pergamon�da kentleşme M.Ö. 7 yy�da başlamış. Bergama, antik çağda, muhteşem yapıtlarıyla etkileyici bir şehir ve Pergamon krallığın merkezi olmasının yanı sıra Ortaçağın en önemli stratejik mevkilerinden Karesioğullarının merkezi ve son olarak Osmanlı İmparatorluğunun önemli şehirlerinden biri olarak binlerce yıldır farklı kültür ve zenginliklere ev sahipliği yapıyor.


PARŞÖMEN�in Anavatanı...

Bugünkü akropol kalıntılarının bulunduğu 330 metrelik bir tepeye kurulan Pergamon Krallığı antik çağın en büyük buluşlarından birisine imza atarak ve bugünkü anlamda ilk gerçek kitabın çıkışına ön ayak olmuştur. Parşömen yani hayvan derisinden yapılan kağıdın keşif hikayesine bakınca antik çağda da hayatın, günümüzden pek farklı olmadığını görüyoruz.

Yazılı olan her şeyin, parşömenin icadına kadar Mısır�dan ihraç edilen papirüsler üzerine yazıldığı Bergama�da, MÖ 2. yüzyılda, Bergama Kütüphanesinin, İskenderiye Kütüphanesinden daha zengin oluşunu kıskanarak papirüs ithalini yasaklayan Mısır kralı istemeden de olsa tarihin en önemli buluşlarından birisine neden oluyor. Bu yasak üzerine Pergamon kralı II. Eumenes papirüs yerine geçebilecek herhangi bir buluş getirene ödüller verileceğini açıklar. Dönemin kütüphane müdürü Krates bunun üzerine keçi derisinden hazırlamış olduğu özel bir örnekle kralın huzuruna çıkar ve Kral tarafından çok beğenilen buluşa, Charta Pergamena adı verilir. Parşömenin kökeninin dayandığı bu buluş sayesinde Bergama Kütüphanesinin altın çağında sahip olduğu kitap sayısının 200 bin olduğu söylenmekte.










Güvenlik nedeniyle pek çok antik çağ uygarlığı gibi yaklaşık 300 m yükseklikte son derece dik bir tepe üzerinde inşa edilen Pergamon Akropolisine kıvrılarak tırmanan bir yol ile ulaşılabiliyor. Halen ayakta olan ve restorasyonu devam eden yapılardan dahi kentin bir zamanlar ne kadar görkemli ve nefes kesici olduğunu anlamak mümkün.

Teraslar halinde inşa edilen kentte Athena Tapınağı, Tiyatro binası, Bergama kütüphanesi, Trajan Tapınağı ve 1897 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından Almanlara armağan edilen ve günümüzde Berlin�de sergilenen Zeus Sunağı yer alıyor.

Dünyanın en dik tiyatro binalarından olarak kabul edilen Pergamon Tiyatrosundan kente bakmanın keyfine ise doyum olmuyor, tüm Bergama�nın ayaklarınızın altına serildiği bu noktadan açık havalarda Dikiliye kadar tüm çevreyi izlerken kendinizi adeta antik çağda yaşar gibi hissedeceksiniz.














Ne yerde Ne gökte...

Akropolisten, bir Pergamonlu gibi kral yolunu takip ederek aşağı agoraya inerek, kalıntıların izinden şehre girince Hristiyanlığın ilk 7 kilisesinden biri olarak kabul gören ve İncil�de adı geçen Bazilika�ya ulaşıyoruz. Kırmızı renkli tuğlalardan inşa edildiği için Kızıl Avlu olarak bilinen yapı, M.S. 2. yüzyıla tarihleniyor. Anadolu'nun en görkemli dini yapılarından biri olan bazilika, hemen altından akan Selinos Deresi nedeniyle adeta havada uçar gibi duruyor, bu özelliğinden dolayı da bu bölge �ne yerde ne gökte mahallesi� olarak anılıyor.

Ölüm kapıda kalıyor

Bergama�nın antik zenginlikleri bu kadarla da sınırlı değil, mitolojide sağlık tanrısı olan geçen Asklepios adına M.Ö. 4. yüzyılda kurulan Asklepion Sağlık Merkezi M.S. 5. yüzyıla kadar, 900 yıl boyunca ünlü bir tedavi merkezi olarak etkinliğini sürdürmüş. Bergama'nın binlerce yıl önce şifa dağıtan önemli bir sağlık kenti olduğunu ispatlayan Asklepion'un giriş kapısı, bu gün Viran Kapı adıyla halen ayakta.

Bu kapıda 'ölümün girmesi yasaktır' yazdığı ve girişte muayene edilenlerden tedavisi mümkün olmayan ölümcül hastaların içeri alınmadığı söyleniyor. İçeri alınan hastalar ise 650 metre uzunluğundaki kutsal yoldan yürüyerek, kentin şifalı sularına ulaşıyor, ancak bu şifalı sulardan içtikten ve banyo yaptıktan sonra asıl merkeze alınarak tedavilerine başlanıyor.







Sulara gömülecek tarih �Allionai�

Bergama�nın 18 km kuzey doğusunda yer alan Yortanlı�da 1998 yılında başlayan kazılarla büyük bir bölümü toprak altından çıkarılan Allionai, Asklepion�un ardından Bergama'nın antik çağda önemli bir sağlık merkezi olduğunu kanıtlayan diğer bir kent.

M.Ö. 2. yüzyıldan M.S. 2. yüzyıla kadar kullanıldığı tahmin edilen Allionai, tıpkı Bergama Asklepion'u gibi, Sağlık Tanrısı Asklepieos'a adanarak yapılmış bir sağlık kültürü. Ancak Asklepion'da telkinle tedavinin uygulandığı, Allionai'ın ise hidroterapi (suyla tedavi) merkezi olduğu, önemli buluntularla destekleniyor..

Anadolu'nun en sağlam kalmış ılıca yapısı olarak dikkat çeken Allionai, ne yazık ki, bölgede inşaatı devam eden Yortanlı Barajı'nın suları altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya.


Romanların Toprakları, Atmaca Mahallesi

Pergamon akropolü yamaçlarında günümüz Bergama�sını oluşturan 2 özel mahalle yer alıyor. Hemen yamaçtaki, eski Rum ve Osmanlı evlerinden oluşan Talatpaşa Mahallesi ve Osmanlı döneminde Bergama�ya yerleşen Romalıların yerleştiği Atmaca Mahallesi.



Tepeye doğru tırmanan Arnavut kaldırımlı sokakları ve rengarenk boyalı evleri ile sükunetin kol gezdiği Talatpaşa Mahallesi�nin aksine Atmaca sakinleri bitmeyen bir coşku içerisinde, 7 gün 24 saat sokaklarda geleneksel müziklerini icra ediyorlar. Ünlü klarnetçi Hüsnü Şenlendirici Atmaca Mahallesi�nden çıkan müzisyenlerden sadece biri.

Fıstık çamlarıyla kaplı yaylalar...

Bergama kent merkezinden dolaşarak yol ayrımından Kozak Yaylası�na ulaşılıyor. Yaklaşık 20 kilometrelik bu güzergâh gerçek bir fıstık çamı ormanı. Türkiye�de eşi ve benzeri olmayan bu ormanlar 500�den fazla ailenin geçim kaynağı olarak bölgede oldukça önemli bir yer tutuyor. Kozak Yaylası�nda yaklaşık 5 milyon adet fıstık çamı var ve bu çam ormanları babadan oğula geçerek asırlardır varlıklarını sürdürüyor. Kuzey Ege�nin gizli güzeli Bergama, antik çağdan bu yana koruduğu zenginlikleri, renkli şehir dokusu, büyüleyici doğası ve asırlardır süren dokumacılık geleneği ile kesinlikle seyahat rotasına alınmayı birkaç saatten fazlasını hak ediyor.
Turkey Holiday places Türkiye Tatil Apart Pansiyonlar, Ucuz Tatil, Ucuz Tatil Yerleri

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Turkey Holiday places Türkiye Tatil