26 Mayıs 2016 Perşembe

Derin Apart, şehrin keşmekeşinden uzaklaşmak isteyenleri Bozburun'a davet ediyor

Marmaris'in en sakin kasabalarından Bozburun'da bu yıl açılan Derin Apart, evinizin konforunu Bozburun'a taşıdı. Toplamda altı odası bulunan ve bu odaları altı farklı temada özenle dekore edilen Derin Apart, sezon hazırlığını tamamladı.

[Haber görseli]
Büyükşehri terk ederek kendi halindeki bu Ege kasabasına yerleşen genç bir çift tarafından işletilen Derin Apart, Marmaris'e 50 km mesafede ve denize sıfır konumda. 
Kendine ait bir iskelesi olan ve liman manzarasına hakim panaromik odalara sahip bu sevimli mekan, kasaba

İSTANBUL ARKEOLOJİ MÜZELERİ

İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Türkiye’nin müze binası olarak inşa edilen ilk yapısı olması bakımından ayrı bir değer taşır. Türkiye’de eski eser toplama 1846 yılında Damat Fethi Paşa zamanında başlar. Çeşitli yerlerden getirilen eserler, o vakit silah deposu olarak kullanılan Aya İrini Kilisesi’nde toplanmıştır.



[Haber görseli]
1869-71 yılları arasında Maarif Nazırı Savfet Paşa’nın valiliklere gönderdiği “eski eserlerin toplanıp İstanbul’a gönderilmesi” emri, bu küçük koleksiyonun büyümesine, önemli bir katkıda bulunmuştur. Bu eserler, 1874 yılında, Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılan Çinili Köşk’e getirilerek ilk defa bir müze ziyarete açılmıştır.
Bununla birlikte Türk müzeciliği, asıl kuruluşunu Osman Hamdi Bey’e borçludur. Aynı zamanda değerli bir ressam olan Hamdi Bey, 1881 yılında müze müdürlüğüne atandıktan sonra, hazırladığı bir tüzük ile eski eserlerin yurtdışına çıkarılmasını önlemiştir. Hamdi Bey 1887 yılında Sayda krallar mezarlığında yaptığı kazıda,

Alaçatı'da 3 Sağlıklı Gün

[Haber görseli]
3 gün boyunca Ece Vahapoğlu koçluğunda Viento Hotel'de kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinde özel hazırlanan sağlıklı ve lezzetli yemekler, her sabah yoga ve yürüyüşler, sağlıklı yaşam sohbetleriyle keyifli bir program

İstanbul'un Sarnıçları: Yerebatan Sarnıcı

İstanbul’da gezilecek yerlerden biri olan Yerebatan Sarnıcı, suyun içinden yükselen sütun ormanını andıran bir yapıdır. Bizans İmparatoru Justinyen tarafından 542 yılında yaptırılmıştır. Bu yeraltı sarnıcı 9.800 metrekarelik bir alanı kapsamakta. 52 taş basamakla yer altına inilen sarnıç, İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak amacıyla yaptırılmış olup, 100 bin ton su depolama kapasitesine sahiptir.

Sarnıç içinde 9 metre yüksekliğinde  336 tane mermer sütun bulunmaktadır.

Sarnıcın inşaasında 7.000 köle çalıştırılmıştır. Yapımı sırasında ölen köleler anısına yapılan Ağlayan sütun ise günümüzde dilek sütunu olmuştur. Buraya gelen ziyaretçiler bu dilek sütununa para atarak dilek dilemektedirler.

ÇEŞMENİN KARŞI KOMŞUSU; SAKIZ ADASI

Sakız Adası, özellikle İzmirlilerin sıkıntıları geride bırakıp ruhlarına bakım yaptıkları bir yer. O yüzden özellikle hafta sonları sokaklarda Yunancadan çok Türkçe duysanız bile, biraz merkezden uzaklaşıp ada halkının içerisine karıştığınızda farklı topraklarda olmanın, yaşadığınız her şeyi iki günlüğüne bile geride bırakmanın keyfini yaşayabiliyorsunuz.
sakız adası gece hayatı ile ilgili görsel sonucu
Chios, Sakız Adası adını, adadaki sakız ağacının gövdesine atılan çizikten elde edilen sakızdan alıyor. Adanın her yerinde sakız likörü tatmanız mümkün. Türk kahvesinin yanında sunmak için güzel bir hediye olabileceğinden, birkaç şişe dönerken yanınıza almanızda fayda var. Sakız reçeli, oldukça yoğun kıvamıyla

ZEYTİNİN CENNETİ, HUZURUN ADRESİ MİDİLLİ…

Midilli Adası, tarih boyunca pek çok farklı kültüre ev sahipliği yapmış olsa da, yüzyıllardır değişmeyen en önemli şeylerden biri Adanın geçimini zeytincilikle sağlaması olmuş. Adaya adım attığınız anda bunu anlamak için etrafınıza bakmanız yeterli. Midilli’nin dağları, tepeleri, ovaları göz alabildiğine zeytin ağaçlarıyla kaplı. Midilli zeytin ormanlarına ev sahipliği yapıyor desem abartmış mı olurum.
Mitolojiye göre tarihsel süreçte pek çok isimle anılmış olan adanın bugün ki ismi Lesbos(Lesvos) ismi Yunanlı şair Sappho’dan geliyor. Eşcinsel kadın şairin dünyaya bıraktığı en önemli eserlerden biri de, Lesvoslu anlamına gelen lezbiyen sözcüğünün kadın eşcinsel anlamında kullanılmaya başlanması olmuş. Adanın ismi Lesvos olsa da, biz Türkler, merkezinin adı olan Mytilini’den isim türetip adaya kısaca Midilli demeyi tercih etmişiz.
Girit ve Rodos’tan sonra Yunanistan’ın en büyük üçüncü adası olan Midilli’nin ışıkları, gece Dikili ve Ayvalık sahillerinden ışıl ışıl görünüyor. Bir gece sahile inip şehrin ışıklarından uzak bir yerde kumların üstünde yıldızları izleme keyfini çıkardığınızda, gökteki yıldızlara Midilli’nin ışıklarının eşlik ettiğini görürsünüz.
Adanın en büyük özelliklerinden biri, dünya tarihindeki en büyük denizcilerden biri olan Barbaros Hayrettin Paşa’nın doğum yeri olması. Adada M.Ö. 3000’lerden bu yana yaşam olduğu tahmin ediliyor. Bizans ve Osmanlı egemenliğinde uzun süre yaşamış olmanın esintilerini ise Adanın her yerinde bulmak mümkün. 1922’de yapılan Mübadele ile Ayvalık ve çevresinden gelerek Midilli’ye yerleşenlerin çocukları ve torunlarıyla sohbet etmek ise Adadan güzel anılarla dönmenin en önemli şartı.
Midilli Adası’na gitme isteği içinize düştüyse nasıl gideceğiz bir de ona değinelim. Adaya Ayvalık’tan feribotlar kalkıyor. Adaya geçebilmek için feribot bileti almaktan daha öncelikli bir şeye ihtiyacınız var, o da Shengen Vizesi!!! Eğer yeşil pasaportunuz yoksa Shengen vizesi olmadan adaya geçiş yapma şansınız bulunmuyor. 3 farklı Feribot firmasından her hangi birinden alacağınız biletle 1,5 saat sonra Adaya ayak basıyorsunuz. Yüzünüze vuran rüzgarda saçlarınızı savura savura yapacağınız bu keyifli yolculuk sonrasında Midilli merkezin sokaklarında gezmeye başlayabilirsiniz.
[Haber görseli]
Mitilini yani adanın merkezi, feribotların da yanaştığı adanın en büyük limanına ev sahipliği yapıyor. Limanda